Apartman Yönetimi Yargıtay Kararı Örneği
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/12-682
K. 2006/682
T. 8.11.2006
• BONOYA DAYALI TAKİBE İTİRAZ DAVASI ( Yöneticinin Kat Malikleri Kanununda Sayılanlar Dışında Kat Maliklerini Temsil Yetkisi Olmadığı – Kat Malikleri Kurulu Tarafından Yöneticiye Kambiyo Taahhüdünde Bulunma Yetkisi Verildiği İspat Edilmedikçe Bonodan Dolayı Yöneticiliğin Sorumlu Olamayacağı )
• TEMSİL YETKİSİ ( Yöneticinin Kat Malikleri Kanununda Sayılanlar Dışında Kat Maliklerini Temsil Yetkisi Olmadığı – Kat Malikleri Kurulu Tarafından Yöneticiye Kambiyo Taahhüdünde Bulunma Yetkisi Verilmesi Gereği/Yetki Verilmedikçe Senedi İmzalayanın Şahsen Sorumlu Olmayacağı )
• HUSUMET ( Yöneticinin Kat Malikleri Kanununda Sayılanlar Dışında Temsil Yetkisi Olmadığından Apartman Yöneticiliğinin Taraf Ehliyeti Bulunmadığı – Yöneticiye Kambiyo Taahhüdünde Bulunma Yetkisi Verildiği İspat Edilmedikçe İtiraz Davasına Konu Bonodan Dolayı Yöneticiliğin Sorumlu Olamayacağı )
• APARTMAN YÖNETİCİLİĞİNİN TEMSİL YETKİSİ ( Bonoya Dayalı
İtiraz Davası/Yöneticinin Kat Malikleri Kanununda Sayılanlar Dışında Kat
Maliklerini Temsil Yetkisi Olmadığından Apartman Yöneticiliğinin Taraf Ehliyeti
Bulunmadığı – Yöneticiye Kambiyo Taahhüdünde Bulunma Yetkisi Verildiğinin İspat
Edilmesi Gereği )
818/m.388
634/m.34, 35
ÖZET : Şikayet ve itiraz davasında uyuşmazlık; kambiyo senedine dayalı takipte borçlu Apartman yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunup bulunmadığı, ayrıca kambiyo senedini apartman yöneticiliği adına imza eden kişinin düzenleme tarihindeki sıfatının ne olduğu, o tarihte yönetici ise kat malikleri kurulunca kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmesinin gerekip gerekmediği, bu konuda yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli olup olmadığı, noktasındadır. Yöneticinin Kat Malikleri Kanununda sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından Apt. yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Takip dayanağı bononun düzenlendiği tarih itibariyle yöneticinin kat maliklerini temsil ederken Borçlar Kanunu hükmü uygulanacağından kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe bu bonodan dolayı yöneticiliğin sorumluluğu söz konusu olmayıp, senedi imzalayan şahsen sorumludur. Takip konusu senet için açıklanan koşulların gerekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki “şikayet ve itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 1.İcra ( Hukuk ) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 07.12.2005 gün ve 2005/245-266 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 04.04.2006 gün ve 2006/4322-7064 sayılı ilamı ile;
( … Yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Bu nedenle vekiller haklarına sahiptir. Bir davada veya takipte kimlerin taraf olacağı nasıl temsil edileceği ise HUMK’nun Av. Kan. Borçlar Kanunu vekalet akdine ilişkin hükümleri ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu hükümlere uygun temsil yetkisi olmadıkça yöneticinin 634 sayılı kanunda sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından Apt. yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Takip dayanağı bononun düzenlendiği tarih itibariyle yöneticinin kat maliklerini temsil ederken B.K.nun 388. maddesi hükmü uygulanacağından kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe bu bonodan dolayı yöneticiliğin sorumluluğu söz konusu olmayıp, TTK’ nun 590. maddesi gereğince senedi imzalayan şahsen sorumludur. Takip konusu senet için açıklanan koşulların gerekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının
süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra
gereği görüşüldü:
KARAR : İstek,
takibe ve ödeme emrine itiraz ile icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.
01.06.2005 düzenleme 30.08.2005 ödeme tarihli olup borçlu
kısmında İlhan T. 08.11.2006 ve altında kaşe ile Şahinoğlu İşhanı ve Apartmanı
Yöneticiliği ve altında da yine yöneticiliğin kaşesi ile İlhan T. 08.11.2006
isim ve imzası bulunan 4.700 YTL bedelli, “Malen ahzolunmuştur” kaydını içeren
senede dayanılarak yapılan kambiyo senetlerine dayalı takip üzerine borçlu
yanca eldeki şikayet ve itiraz başvurusu yapılmıştır.
Borçlu, öncelikle takip talebinin vergi numarası
içermediğinden geçersiz olduğunu şikayet olarak getirmiş; itiraz olarak ta
borçlu gösterilen Şahinoğlu İşhanı ve Apt. Yöneticiliğinin tüzel kişiliği
olmadığından hak sahibi ve borçlanmaya ehil olmadığı, ayrıca belgenin tanzim
tarihinde yönetici sıfatı ile imza atan İlhan T. 08.11.2006’in yöneticilik
sıfatı bulunmadığını ileri sürmüştür.
İcra Mahkemesi “yöneticinin kanundan doğan temsil yetkisine sahip olduğu, mali sorumluluk kat maliklerine ait olmak üzere yöneticiye ve yönetime husumetin yöneltilebileceği, takibe konu emre muharrer senedin tanzim tarihi olan 01.06.2005 tarihinde İlhan T.’in yöneticilik sıfatı bulunduğu” gerekçesiyle şikayet ve itirazın reddine karar vermiştir.
Borçlunun temyizi üzerine bu karar Özel Dairece “… temsil yetkisi olmadıkça yöneticinin 634 sayılı kanunda sayılanlar dışında kat maliklerini temsil yetkisi olmadığından Apt. yöneticiliğinin aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunmadığı, takip dayanağı bononun düzenlendiği tarih itibariyle yöneticinin kat maliklerini temsil ederken B.K.nun 388. maddesi hükmü uygulanacağından kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verildiği ispat edilmedikçe bu bonodan dolayı yöneticiliğin sorumluluğu söz konusu olmayıp, TTK’ nun 590. maddesi gereğince senedi imzalayanın şahsen sorumlu olduğu, takip konusu senet için açıklanan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu…” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü temyize borçlu vekili getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen
uyuşmazlık; Kambiyo senedine dayalı takipte borçlu Apartman yöneticiliğinin
aktif ve pasif taraf ehliyeti bulunup bulunmadığı, ayrıca kambiyo senedini
apartman yöneticiliği adına imza eden kişinin düzenleme tarihindeki sıfatının
ne olduğu, o tarihte yönetici ise kat malikleri kurulunca kambiyo taahhüdünde
bulunma yetkisi verilmesinin gerekip gerekmediği, bu konuda yapılan inceleme ve
araştırmanın hükme yeterli olup olmadığı, noktasındadır.
İlkin, şikayet ve itiraz eden durumundaki apartman
yöneticiliğinin hukuki konumunu belirlemeye yönelik yasal düzenlemelerin ortaya
konulmasında yarar vardır.
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34.maddesinin
1.fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından
veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler;
bu kimseye ( Yönetici ), Kurula da ( Yönetim Kurulu ) denir.” Hükmü yer
almakta, aynı Kanunun 35.maddesinde de Yöneticinin görevleri sayılmaktadır.
Yine aynı Kanunun 38. maddesinde yöneticinin
sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir
vekil gibi sorumludur.” Şeklinde ortaya konularak 39.maddesinde ise Yöneticinin
Hesap verme yükümlülüğü düzenlenmekte; 40.maddenin 1.fıkrasında ise Yöneticinin
Hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade
edilmektedir.
Bu hükümler göstermektedir ki, ana gayrimenkulün yönetimi
için atanan yönetici veya Yönetim Kurulu, vekil statüsündedir. Dolayısıyla,
gerek iç ilişkide gerek dış ilişkide vekil gibi sorumlu ve vekilin haklarına
sahiptir. Üçüncü kişilere karşı kat maliklerini temsil ederken yetki
sınırlarının belirlenmesinde 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun vekaletin şümulüne
ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Bu nedenle kural olarak, yöneticilerin aktif ve pasif
husumet ehliyetleri olmakla birlikte, somut olay kambiyo senetlerine mahsus
yolla yapılmış takibe ilişkin şikayet ve itiraza ilişkin bulunmasına göre bu
genel kuraldan farklı olarak vekaletinin kapsamının tayini gerekmektedir.
Yeri gelmişken, vekaletin kapsamına ilişkin yasal
düzenlemeler irdelenmelidir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Vekaletin şümulü” başlıklı 388.maddesi;
Vekalet akdinin şümulü mukavele ile sarahaten tespit
edilmemiş ise, taalluk eylediği işin mahiyetine göre tayin edilir.
Vekalet, vekilin takabbül eylediği işin yapılması için
icabeden hukuki tasarrufları ifa salahiyetini şamildir.
Hususi bir salahiyeti haiz olmadıkça vekil, dava ikame
edemez, sulh olamaz, tahkim edemez,kambiyo taahhüdünde bulunamaz, hibe edemez,
bir gayrimenkulü temlik veya bir hak ile takyit edemez.”
Hükmünü amirdir.
Aynı Kanunun “Hitamın Hükümleri” başlıklı 398.maddesinde
ise;
“Vekilin vekaletinin nihayet bulduğuna ıttıla peyda
eylemeden evvel yaptığı işlerden müvekkil ve mirasçıları, vekalet baki imiş
gibi mesuldur.”
Denilmektedir.
Görüldüğü üzere, vekil özel bir yetkiye sahip olmadıkça
dava açamayacağı gibi, kambiyo taahhüdünde de bulunamaz. Yöneticinin kambiyo
taahhüdünde bulunabilmesi için Kat Mülkiyeti Kanunu’nda sayılan görev ve
yetkilerinden ayrı ve özel olarak, kat maliklerince açıkça “Kambiyo taahhüdünde
bulunmak üzere” yetkilendirilmiş olması gerekir. Ancak, açıkça verilen yetkiye
dayanarak kambiyo senedi düzenlenmesi halinde yöneticinin bu sıfatla kat
maliklerine vekaleten sorumlu olduğu ve aktif ve pasif husumet ehliyetinin
varlığı kabul edilebilir. Şayet bu açık yetki verilmemişse 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu’nun kambiyo senetlerinden sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulama
alanı bulacaktır.
Hemen burada 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun bonolar
hakkındaki sorumluluk hükümleri ortaya konulmalıdır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Salahiyet olmaksızın
imza” başlıklı 590. maddesinde;
” Temsile salahiyeti olmadığı halde bir şahsın temsilcisi
sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul
olur ve poliçeyi ödediği takdirde temsil olunan haiz olabileceği haklara sahip
olur. Salahiyetini aşan temsilci için dahi hüküm böyledir.” Denilmekte;
“Keşidecinin mesuliyeti” başlıklı 591.maddede de;
“Keşideci, poliçenin kabul edilmemesinden ve
ödenmemesinden dolayı mesuldür. Keşidecinin kabul edilmeme halinde mesuliyetten
kendini muaf tutması caiz ise de ödenmeme halinde mesuliyetten muaf olduğunu
gösteren kayıtlar yazılmamış sayılır.”
Hükmü yer almaktadır.
Şu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda
özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu
taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık asilin
sorumluluğundan söz edilemez.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay
değerlendirildiğinde;
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 34.maddesi hükmü
uyarınca ana taşınmazın yönetimi için atanan “yönetici” , yine aynı Kanunun 38
ve 40.maddeleri gereğince “vekil” statüsündedir ve vekilin sorumluluk ve
haklarına sahiptir. Üçüncü kişilere karşı kat maliklerini temsil ederken yetki
sınırlarının belirlenmesinde de 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun vekâletin kapsamına
ilişkin 388.maddesi hükmü uygulanacaktır. Bu hükme göre “kambiyo taahhüdünde
bulunmak özel yetki gerektirmektedir.
Alacaklının 26.10.2005 tarihinde kambiyo senetlerine
mahsus yolla giriştiği takibin dayanağı İlhan T. 08.11.2006 imzasını ve Şahinoğlu
İşhanı ve Apartman Yöneticiliği kaşesini taşıyan 01.06.2005 düzenleme,
30.08.2005 vade tarihli 4.700 YTL “malen ahzolunmuştur” kaydını taşıyan emre
yazılı senettir.
Mahkemece, öncelikle itiraz ve şikayetçi durumdaki
Apartman Yönetimine ait kayıt ve defterler incelenerek takip dayanağı bu
senedin tanzim tarihinde yönetici sıfatıyla senedi imzalayan İlhan T.’ye kat
maliklerince, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 388.maddesi anlamında vekil
sıfatıyla “kambiyo senedi düzenlemek üzere” verilmiş özel bir yetki bulunup
bulunmadığı araştırılmalıdır.
Bu araştırma sonucunda usulünce kambiyo taahhüdünde
bulunma yetkisi verilmişse apartman yönetiminin sorumluluğunun söz konusu
olacağı, aksi halde yani böyle bir yetki verilmemesi durumunda ise 6762 sayılı
Türk Ticaret Kanunu’nun 590. maddesi gereğince senetteki bu imzasından dolayı
imza sahibi İlhan T. 08.11.2006nin şahsen sorumlu olacağı ve icra mahkemesinin
dar yetkili oluşu hususları da gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde bir hükme
varılmalıdır.
Takip konusu senet için açıklanan koşulların gerçekleşip
gerçekleşmediği araştırılmadan eksik inceleme ve değerlendirme ile itiraz ve
şikayetin reddine karar verilmiş olması ve bu kararda direnilmesi usul ve
yasaya aykırı olup, direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayet ve itiraz eden Apartman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.