Tapu iptali ve tescil yargıtay kararı
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/7871
K. 2009/10897
T. 28.10.2009
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin İhlal Edilerek Hüküm Verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kesinleşmiş Kararı İle Tespit Edilmiş Olması Hali Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Olduğu )
• AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ ( İhlal Edilerek Hüküm Verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kesinleşmiş Kararı İle Tespit Edilmiş Olması Hali Yargılamanın Yenilenmesi Nedeni Olduğu )
• YARGILAMANIN YENİLENMESİ HALİ ( Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin İhlal Edilerek Hüküm Verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kesinleşmiş Kararı İle Tespit Edilmiş Olması Halinde Olduğu )
2709/m.90
1086/m.445/11
ÖZET : Dava, tapu iptali ve tescil istemidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edilerek hüküm verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararı ile tespit edilmiş olması hali yargılamanın yenilenmesi nedenidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, Hazine tarafından aleyhine açılan tapu iptal davası sonucu 1146 parsel sayılı taşınmazının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiğini ve kesinleştiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bu karar nedeniyle yaptığı başvurunun kabul edilerek lehine tazminata karar verildiğini, bu durumda yargılamanın yenilenmesi gerektiğini ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, koşulları oluşmadığı gerekçesiyle, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı mirasçıları vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, Hazine'nin aleyhine açtığı Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1995/ 214 esas sayılı dava sonucu, 216 sayılı karar ile tapusunun iptaline karar verildiğini; bunun üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru kabul edilerek "her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı isteme hakkı vardır. Hiç kimse, kamu yararı ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olmak dışında mal ve mülkünden yoksun bırakılamaz." gerekçesiyle tazminata hükmedildiğini, bu hükmün İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin ve eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin AİHM'nin kesinleşmiş kararı ile tespit olunmasının HUMK'nın 445. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi nedeni olduğunu ileri sürerek, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 214/216 sayılı kararın kaldırılmasını istemiştir.
Gerçekten, Anayasa'nın 90. maddesinin 5. fıkrasında "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükmü öngörülmüş, buna paralel olarak, 23.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4793 sayılı Yasa'nın 1. maddesi ile HUMK'nın 445. maddesine eklenen 11. bent ile "hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme'nin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması hali yargılamanın yenilenmesi nedeni kabul edilmiştir.
İddianın, açıklanan içeriği ve mahiyeti itibariyle olayda HUMK'nın 445. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisinin gerçekleşmediği yolundaki gerekçe yerinde olmayıp, mahkemece mevcut deliller ve AİHM kararı doğrultusunda HUMK'nın 445/11. maddesinde yazılı nedenin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve AİHM'de tazminata hükmedilmiş olmasının olaya etkisinin değerlendirilmesi ve tartışılması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, yukarıda yazılı ilkeler doğrultusunda işin esasının incelenmesi, buna göre değerlendirme yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davada ileri sürülen nedenin yargılamanın yenilenmesine esas olamayacağı biçiminde bir yorumla davanın reddedilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Davacının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün belirtilen nedenden ötürü HUMK'nın 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.