Taşkın yapının yıkılmasının gerekip gerekmediği
T.C.
YARGITAY
14. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/15158
K. 2009/5102
T. 17.4.2009
• TAŞKIN YAPI ( Yıkılmasının Gerekip Gerekmediği İnşaatın Yıkılması Halinde İnşaat Sahibinin Uğrayacağı Zarar İle Yıkılmaması Halinde Arsa Malikinin Uğrayacağı Zararın Karşılaştırılması İle Anlaşılacağı )
• ELATMANIN ÖNLENMESİ VE KAL ( Taşkın Yapının Yıkılmasının Gerekip Gerekmediği İnşaatın Yıkılması Halinde İnşaat Sahibinin Uğrayacağı Zarar İle Yıkılmaması Halinde Arsa Malikinin Uğrayacağı Zararın Karşılaştırılması İle Anlaşılacağı )
4721/m.683, 725
ÖZET : Taşkın yapının yıkılmasının gerekip gerekmediği, inşaatın yıkılması halinde inşaat sahibinin uğrayacağı zarar ile yıkılmaması halinde arsa malikinin uğrayacağı zararın karşılaştırılması ile anlaşılır.
DAVA : Davacı Mehmet G. vekili tarafından, davalı Mehmet Ö. aleyhine 01.01.2005 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin önlenmesi ve kal, davalı- karşı davacı Mehmet Ö. vekili tarafından davacı-karşı davalı Mehmet G. aleyhine 13.03.2007 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine davaların birleştirilmesine karar verildikten sonra yapılan duruşma sonunda; davacı Mehmet G.'nin davasının reddine, karşı davacı Mehmet Ö.'nün davasının kabulüne dair verilen 29.04.2008 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Birleştirilen davada davalı ( karşı davacı ), 14 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan taşkın yapı sebebiyle Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi uyarınca temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, birleştirilen davanın kabulüne, 14 parsel sayılı taşınmaz kaydının iptali ile davalı ve davacı adına tesciline, mülkiyet hakkına dayalı davanın ise reddine karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davanın davacısı temyiz etmiştir.
Gerçekten, bir yapının başkasına ait araziye taşırılması halinde yapının o kısmı taşınmaz malikinin arazisiyle bütünleşir. Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi bu gibi durumlarda, taşan yapı malikine yapının taşırılan kısmının mülkiyet hakkını talep yetkisi tanımış ve Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesine bir istisna getirmiştir.
Yasanın öngördüğü diğer koşullar kanıtlanmış olsa bile bu tür davalarda üzerinde önemle durulması gereken diğer bir husus da, halin icabından taşkın inşaatın yıkılması gerekip gerekmediğinin saptanmasıdır. Uygulama ve doktrinde "durum ve koşulların haklı kılması" şeklinde ifade edilen bu şarttan, inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı kaybın mukayese edilmesi anlaşılmaktadır.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince;
Davalı ve birleşen davanın davacısının maliki olduğu 13 parsel üzerindeki binanın davacı ve davalının malik olduğu 14 parsele taşkın yapıldığı keşif ve bilirkişi raporlarıyla sabittir. Diğer taraftan bilirkişiler, 30.01.2008 tarihli raporlarında davalı ve davacı Mehmet Ö.'nün kendi evinin içerisinde tekrardan bitişik yapı boyunca önce kazı yapması, hafriyatı dışarı atarak yeni bir duvar altı temeli için demirli beton döktürmesi ile üzerinde yeni bir duvar meydana getirebileceğini, bu işlemlerin sonunda dava konusu ortak duvarın yıkılması ve tecavüzlü olan beton kesiminin kırılmasının mümkün olacağını, aksi halde mülkiyet hakkı sahibi Mehmet G.'nin 14 parseldeki tahliyenin evi üzerine yükleme etkisinden dolayı davacının evinin yıkılabileceğini belirtmiştir. Görülüyor ki, inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin evinde meydana gelecek zarar mukayese edildiğinde, arsa malikinin uğraması muhtemel zararı çok daha büyüktür. Dolayısıyla, durum ve koşullar Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi hükmü gereğince açılan davanın kabulüne olanak vermemektedir.
Yapılan bu saptamalara göre, mülkiyet hakkına dayalı asıl davanın kabulü Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesine dayanan temliken tescil talebinin reddi yerine delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün ( BOZULMASINA ), peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 17.04.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.