Yargıtay: Kamu personeline hakaret kararı

Kamu Personeline Hakaret Yargıtay Kararı

18. Ceza Dairesi        

2019/3583 E.  ,  2019/10875 K.

 

"İçtihat Metni"

 

KARAR

 

Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda; mahkûmiyetine dair Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07/06/2016 gün ve 2016/31 Esas, 2016/821 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,

Dairemizin 21/11/2018 gün ve 2016/16371 Esas, 2018/15415 sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili itiraz yazısında özetle; sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği ve sabıkası olmayan sanık hakkında CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiği yönleriyle kararın bozulması talep edilmiştir.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP, DÜŞÜNÜLDÜ:

Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 231. maddesi;

"(1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.

(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.

(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.

(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.

(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.

(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.

(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.

(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet Savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.

(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174'üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz." şeklindedir.

İncelenen dosyada,

1- Sanık müdafii 07/06/2016 tarihli celsede “Müvekkilim hakkında CMK 231/5. maddesinin uygulanmasına muvafakatimiz yoktur.” şeklindeki beyanıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını açıkca kabul etmediklerini beyan etmiştir. Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesi hukuka uygun bulunmuştur.

2- Sanığın Türk Ceza Kanunu 125/1-3a-4, 53, 129/1 maddeleri gereğince cezalandırılması için dava açılmış olup, 04/06/2013 tarihinde de Denizli (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 2013/221 Esas, 2013/497 sayılı kararıyla sanık hakkında TCK’nın 129/1 uyarınca ceza verilmesinden vazgeçilmesi kararı verilmiştir.

Kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 21/10/2015 günlü 2015/6772 Esas, 2015/ 8788 Karar sayılı kararıyla “İlçe Kaymakamı olarak görev yapan sanık ...'in, olay tarihinde katılanın hemşire olarak görev yaptığı Devlet Hastanesi acil servisine giderek eşine iğne yaptırmak istemesi karşısında, katılan ...'ın iğne yapmak için sanıktan iğneye ait reçete istemesi ve sanığın reçetenin yanında olmadığını, yapılacak iğnenin yedinci olduğunu, daha önce de hastanede iğne yaptırdıklarını, ilçe kaymakamı olduğunu, enjeksiyon defterinden baktığında eşinin ismini göreceğini söylemesi üzerine, katılanın her iğnenin farklı olduğunu belirterek reçete hususunda ısrarcı olması sonucu, sanığın da iğneyi başka bir hemşireye vurdurup tanık doktor ...'e katılanı kastederek 'salak, geri zekalı, bize bunu yapan vatandaşa kim bilir ne yapar" şeklinde hakaret etmesi ve söylemin tanıklar ..., ..., ... tarafından doğrulanması olayında, mahkemenin, görevini çalışma usullerine uygun bir şekilde ifa etmek isteyen katılanın eylemini haksız tahrik kabul ederek, sanığın mahkumiyeti yerine, kanuni olmayan gerekçe ile ceza vermeye yer olmadığına verilmesi,” şeklindeki gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma üzerine Yerel Mahkeme tarafından sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağıyla ilgili yapılan değerlendirmede “katılanın görevini çalışma usullerine uygun bir şekilde yerine getirmeye çalıştığı, bu nedenle eyleminin haksız fiil olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından” şeklindeki gerekçeyle uygulanmamasına karar verilmiştir.

Denizli 10. Asliye Ceza Mahkemesince bozma üzerine verilen 07/06/2016 gün ve 2016/31 Esas, 2016/821 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 21/11/2018 gün ve 2016/16371 Esas, 2018/15415 sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle; Dairemizin 21/11/2018 gün ve 2016/16371 Esas, 2018/15415 Karar sayılı onama kararındaki gerekçeye göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle 5271 sayılı CMK nun 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 19/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Yorum Yap

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi