Kamu Personeline Hakaret

Kamu Personeline Hakaret

5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNU’NDA “KAMU GÖREVLİSİNE” HAKARETİN BASİT HAKARETTEN FARKLILAŞTIRILMASI ve “İSPAT HAKKI” İLE İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME

Değerli okuyucularımız,

Bilhassa vatandaş ile doğrudan muhatap olmayı zorunlu kılan makam ve pozisyonda görev yapan kamu görevlilerinin sıklıkla karşılaştığı sorunlardan birisi de ne yazık ki vatandaşların hakaretleri ile karşı karşıya kalmaktır.

Alelade bir isnat ve hakarete nazaran özellik arz eden bu durum, mevzuatımızda da özel düzenlemelere tabi tutulmuştur. Bu yazıyı Anayasal ve yasal düzenlemeler bağlamında özet bir bilgi sunmak ve farkındalık yaratmak amacıyla kaleme aldık.

Öncelikle belirtmek gerekir ki Anayasamızın “ispat hakkı” başlıklı 39. Maddesi uyarınca;

“Kamu görev ve hizmetinde bulunanlara karşı, bu görev ve hizmetin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılan isnatlardan dolayı açılan hakaret davalarında, sanık, isnadın doğruluğunu ispat hakkına sahiptir. Bunun dışındaki hallerde ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.”

 

Yani kamu görevlisine hakaret teşkil edebilecek bir fiilde bulunan kişiye doğrudan Anayasa ile “cezasızlık imkanı” sağlanmakta. Örneğin kamu görevlisine “rüşvetçi” diyen bir kimse esasen hakaret teşkil ettiği söylenebilecek bir fiilde bulunmasına karşın, şayet bu isnadını ispat ederse Anayasamıza göre bu fiil suç teşkil etmeyecektir.

Gelelim konunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu bakımından düzenlenme biçimine..

“İsnadın ispatı” başlıklı 127. Maddenin 1. Fıkrası uyarınca;

“İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması halinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hallerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikayetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.”

 

Burada esasen Türk Ceza Kanunu düzenlemesinin anayasal düzenleme ile paralel olmadığını görüyoruz. Nitekim Anayasa, hakaret teşkil edebilecek fiilin kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmesini ispat hakkı bakımından yeterli ve mutlak görmekte; ancak kanun, kamu görevlisine hakaretten bahsetmemekte ve ispat hakkını isnadın içeriğinin “suç” olmasına ve bununla ilgili olarak kesinleşmiş mahkumiyet kararının varlığına bağlamaktadır.

Bu noktada Anayasal hüküm ile açık ve doğru bir sistematik kuramadığını söyleyebileceğimiz Türk Ceza Kanunu, kamu görevlisine hakareti, alelade bir hakaret suçundan daha caydırıcı bir ceza politikasına kavuşturmuş bulunmaktadır. Nitekim kanuna göre hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi suçu hem “takibi şikayete bağlı” olmaktan çıkarmakta; hem de verilecek cezanın alt sınırını 3 aydan 1 yıla çekmektedir. Yani hakaretin kamu görevlisine işlenmesi durumunda cezai takibatın başlaması için mağdur kamu görevlisinin şikayet etmesi gerekmeyecek ve faile verilecek ceza 1 yıldan az olamayacaktır. Tabi tüm bu ayrık düzenlemelerin, kamu görevlisine hakaretin “kamu görevinin yürütülmesi ile ilgili ve bu görev nedeniyle” işlenmiş olması durumunda uygulanacağına dikkat etmek gerekir.

Hakarete maruz kalan ve bu nedenle mağdur olan kamu görevlilerimizin yaşadığı bir başka sorunla yazımıza devam edeceğiz. Bir sonraki konumu, kamu görevlisinin asılsız ve haksız şikayetlere maruz kalması ile ilgili olarak hukuksal çerçeve teşkil edecek..

Kaynak : www.kamupersoneli.net


… CUMHURİYET SAVCILIĞI’NA

 

MÜŞTEKİ              : …. T.C …..

ŞÜPHELİ               :

SUÇ                        : Hakaret suçu

 

AÇIKLAMAR          :

Devlet Hastanesinde kadın doğum uzmanı olarak çalışmaktayım. Olay günü şüpheli ……………’ün kardeşi … ile hastanede tartışma yaşamış ve tartışma sonunda hastane başhekimi …’ın yanında bulunduğmuz  sırada …….. isimli şahıs hastaneye geldi. ve şahsıma karşı tehditkâr ve yüksek sesle konuşmuştur. Şahsım, şüpheliye karşı “adam gibi konuşacaksak konuşalım” dedim, ancak şüpheli saldırgan tavırlarına devam etti. Bende bu sırada arkamı dönüp giderken şahıs arkamdan, tüm personelin duyacağı şekilde “kaçma lan buraya gel yavşak” şeklinde bağırmıştır. Bu olaya … ve hastane güvenliği … tanık olmuştur. Şüpheli tüm personelin önünde şahsıma saldırgan tavırlar sergileyerek alenen hakaret etmiştir. İş bu sebeple şüphelinin cezalandırılması için savcılığınıza başvurma zorunluluğumuz doğmuştur.

SONUÇ VE İSTEK : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli …’ün Hakaret suçundan dolayı cezalandırılması amacıyla hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını arz ve talep ederiz. …

Ad-Soyad

İmza

 

TANIKLAR :

Ad-soyad-tc

ADRES

 


Yorum Yap

Not: HTML'e dönüştürülmez!
    Kötü           İyi